Teknoloji

Herkesin Aklında Tek Bir Soru: Acaba Bizi Dinledikleri İçin mi Bir Şey Konuştuktan Sonra Onun Hakkında Reklamlar Görüyoruz?

“Bu kadar da olmaz!” dediğimiz anlar çoktur, öyle değil mi? “Telefonlar bizi mi dinliyor?” sorusu, aklımızdan geçmiştir.

Peki, gerçekten öyle mi yoksa ince düşünülmüş başka stratejiler mi var?

Dijital reklamcılığın gücü: algoritmalar ve veri

Öncelikle şunu netleştirelim: Çoğu durumda telefonlarımız bizi dinlemiyor. Ama bu, reklamların neden bu kadar “hedefli” olduğunu açıklamaz mı?

İşte tam bu noktada devreye algoritmalar ve veri toplama teknolojileri giriyor. Teknoloji şirketleri, bizim çevrim içi davranışlarımızı, ilgi alanlarımızı ve tercih ettiğimiz içerikleri inceleyerek bizi âdeta bir açık kitap gibi okuyorlar.

Bir web sitesinde gezinirken ya da sosyal medyada bir gönderiye tıklarken aslında geride birçok iz bırakıyoruz. Çerezler olarak adlandırılan bu küçük veri parçacıkları, online hareketlerimizi takip ediyor.

Hangi web sitelerinde gezdiğimiz, hangi içeriklere daha çok vakit ayırdığımız, hatta arama motorlarında hangi anahtar kelimeleri yazdığımız bile kaydediliyor.

Yani biz bir şey hakkında konuştuktan sonra değil, arama yaptıktan veya içeriklere göz attıktan sonra reklamlar görmeye başlıyoruz. Örneğin, yeni bir televizyon almak hakkında düşünüyorsunuz ve birkaç gün boyunca televizyon modelleriyle ilgili aramalar yapıyorsunuz. Algoritmalar sizin bu ilgiyi fark ediyor ve size televizyonlarla ilgili reklamlar sunmaya başlıyor.

Sosyal medya dinliyor mu?

Telefonlarımızın ve sosyal medya platformlarının bizi dinlediği efsanesine bir göz atalım. Bu konuda sıkça teoriler öne sürülse de şirketler sürekli olarak telefon mikrofonlarının sadece kullanıcı izni ile belirli uygulamalar tarafından aktif olarak kullanıldığını savunuyor.

Yani bir uygulama, mikrofonunuzu dinleyip bu bilgiyi reklamlarda kullanamaz. Ancak şirketlerin topladığı veri o kadar geniş ve çeşitli ki sizin ilgi alanlarınızı tahmin etmek için dinlemelerine gerek bile kalmıyor.

Örneğin, arkadaşlarınızla evde pizza yapmak üzerine konuştuğunuzda, bu konuşmayı illa telefonun mikrofonu duymuyor olabilir.

Ama kısa bir süre önce bir pizza tarifi aramış ya da pizzayla ilgili bir video izlemiş olabilirsiniz. İşte bu tür hareketleriniz algoritmalar tarafından izleniyor ve size uygun reklamlar oluşturuluyor.

Nerede olduğunuz da önemli!

Konum verisi, dijital reklamların hedeflenmesinde önemli bir rol oynuyor. Telefonlarımız her an nerede olduğumuzu biliyor ve bu bilgi, reklamların daha da özelleştirilmesini sağlıyor.

Bir alışveriş merkezine gittiğinizde, yakınınızdaki mağazaların veya restoranların reklamlarını görmeniz muhtemel. Hatta bulunduğunuz bölgedeki hava durumu ya da yerel etkinliklere göre bile reklamlar karşınıza çıkabilir.

Böylece, bir şey hakkında konuştuğunuzda değil, o şeyin olduğu yerde bulunduğunuzda size uygun reklamlar gösterilir.

Ortak etkileşimler nasıl reklama dönüşüyor?

Konum bilgisi başka bir yerde daha işe yarıyor. Facebook gibi herhangi bir uygulamaya giriş yapmasanız bile cep telefonu konumu takip ediliyor ve veri, reklam hedeflemelerinde kullanılıyor.

Şöyle örnek verelim: Diyelim ki arkadaşınızla bir partiye gittiniz. Arkadaşınız da daha önce bir marka ile çevrim içi etkileşimde bulundu ve ilgilendi. Sadece arkadaşınızın ilgilendiği, sizin o anki konuşmanızda haberinizin olduğu marka ve konuyla alakalı siz de o ağa düşüyorsunuz.

Nasıl mı? Algoritmalar hem bulunduğunuz yeri hem de sosyal ağlarınızı analiz ederek o markanın sizin için de ilginç olabileceği sonucuna varıyor ve size bu markanın reklamını gösteriyor.

Bir adım daha ileri gidecek olursak, arkadaşınız aslında başka bir arkadaşıyla bu markayı konuşmuş olabilir ve bu konuşma Facebook gibi uygulamaların radarına girmiştir.

Arkadaşınız, bu konuşmadan sonra reklamı almışsa, aynı yerde bulunduğunuz için aynı reklamı sizin de görmeniz gerektiğine karar verebilir.

Yani sadece sizin değil, çevrenizdeki insanların çevrim içi ve fiziksel hareketleri de gördüğünüz reklamları etkileyebiliyor. Bu yöntem aslında dijital reklamcılığın ne kadar karmaşık ve ileri düzeyde olduğunu da gözler önüne seriyor.

Bir diğer önemli faktör de bağlantı kurma eğilimimiz.

Beynimiz, daha önce gördüğümüz veya duyduğumuz bir şeyle ilgili yeni bir bilgiyle karşılaştığında doğal olarak bir bağ kuruyor.

Siz tatil hakkında düşünürken tatil reklamları görüyorsanız, bu iki olay arasındaki bağlantıyı hemen fark edersiniz. Ancak reklamlar her zaman ilgi alanlarımıza uygun olmayabilir, sadece fark ettiğimiz ve hafızamıza kazınanlar genelde bu tip reklamlardır.

Reklam sektörünün geleceği nereye gidiyor?

Dijital reklamcılık giderek daha kişiselleşiyor ve algoritmalar her geçen gün daha akıllı hâle geliyor. Ancak bu gelişmelerle birlikte, veri gizliliği konusundaki endişeler de artıyor.

Birçok insan, şirketlerin kişisel verilerine bu kadar kolay ulaşabiliyor olmasından rahatsız. Bu yüzden de hem teknoloji devleri hem de hükûmetler, veri gizliliğiyle ilgili yeni düzenlemeler getirmeye devam ediyor.

Kişiselleştirilmiş reklamların geleceği de bu dengeyi kurabilme yeteneğimizle şekillenecek gibi görünüyor.

Peki kurtulamaz mıyız?

Tabii ki bu döngüden çıkmak için bazı yöntemler deneyebilirsiniz. Uygulamaların izleme yeteneklerini sınırlandırabilirsiniz. Konumu kapatmak gibi birçok işlem olsa da platformları kullandığınız sürece ilgili reklamlarla hedeflenmeniz için veri toplanmaya devam ediliyor.

Yani tek yönteminiz o uygulamadan tamamen çıkmak ve bir daha kullanmamak.

Kaynaklar: The Daily Star, Grapeseed Media, The Sun, Mcnutt&Partners

Bunları da inceleyebilirsiniz:

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort